Türk Kızılayı Genel Başkanı, Kızılay ve Kızılhaç Dernekler Federasyonu Avrupa Başkanı Kerem Kınık, Türkiye’de her yıl 500 bin ton ekmeğin çöpe atıldığını belirterek, “Bu 500 bin ton ekmek parasıyla biz her yıl 80 devlet hastanesi yapabiliriz.” dedi.
Boğaziçi Yöneticiler Vakfı tarafından düzenlenen “İnsanlığın Yardım Eli Kızılay” başlıklı söyleşide konuşan Kınık, Kızılay’ın tarihçesini anlatarak, insani yardım, afet ve halk sağlığı alanlarında faaliyet gösterdiklerini hatırlattı.
Dünyadaki en önemli sorunlardan birisinin mültecilik olduğunu dile getiren Kınık, 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana 65 milyon insanın savaşlar sebebiyle evlerini terk ettiğini, son yıllarda Avrupa’ya ulaşmak isteyen yaklaşık 5 bin kişinin ise denizde boğularak hayatını kaybettiğini belirtti.
Dünyadaki yardımda muhtaç bölgeler ve sorunları aktaran Kınık, birazcık özenle kurtarılabilecek hayattlardan bahsetti.
Kerem Kınık:
“Beş yaş altında her yıl yaklaşık 6 milyon insanı önlenebilir sebeplerle kaybediyoruz. Her yıl 350 bin anne, yavrusunu dünyaya getirirken hayatını kaybediyor. Bunun en az 20 katı anne de maalesef sağlıklı bir bakım alamadığı için doğum sonrası sakatlıklar ve kronik hastalıklarla karşı karşıya kalabiliyor. Düşük doğum tartılı olarak doğan nüfuslara baktığımızda Afrika ve Asya Pasifik’in bu konuda sicilinin karanlık olduğunu görüyoruz. Bu yoğunluktan kaynaklanan bir sebep ama ABD içerisinde de yaklaşık 50 milyon yoksul ve açlık çekmekte olan insan bulunduğunu, doğumda düşük tartılı bebekler bulunduğunu görüyoruz. Dünyada bir taraftan obezite, diyabet ve ona bağlı gelişen onkolojik vak’alar ve diğer tarafta da açlık var. Her yıl 14 milyon insan doğrudan açlığa bağlı sebeplerle hayatını kaybediyor. Bir taraftan dünyada 4 milyar ton kadar gıda üretiyoruz ve bunun 1.3 milyar tonunu tüketmeden çöpe atıyoruz. Sadece ABD’nin tüketmeden çöpe attığı gıda miktarı 222 milyon ton. Bu milyon ton ile Afrika kıtası iki kez doyabiliyor. ABD böyle de Türkiye farklı mı? Her yıl yaklaşık 500 bin ton ekmeği Türkiye’de çöpe atıyoruz. Bu 500 bin ton ekmek parasıyla biz her yıl 80 devlet hastanesi yapabiliriz. Birileri varlık ve israf içerisinde yaşarken birileri gıdaya, temiz içme suyuna ulaşamıyor. Bu adaletsizliği gidermek için bir şeyler yapmalıyız.”
Rusya’nın Sibirya bölgesindeki öğrenciler, hava sıcaklığının -50 dereceye düşmesine rağmen okullarına gitmeye devam ediyor.
The Siberian Times yerel web sitesinin haberine göre Sibirya’nın kuzey doğusundaki Yakutistan Cumhuriyeti’nde bulunan Oymyakon kentindeki okullar, sert kış şartlarına karşın herhangi bir tatil sözkonusu değil.
Kentte okullar sıcaklık yalnızca -52 derecenin altına düşünce tatil ediliyor. Siteye konuşan bir yetkili, havanın henüz -52 olmadığını ve bu yüzden çocukların okula gitmesinin önünde bir engel bulunmadığını söyledi.
Oymyakon’un 30 kilometre güneyindeki Yakutsk kentinde ise bu sıcaklık okulları tatil etmeye yeterli. Yakustk’taki okullar hava sıcaklığının -45 dereceye inmesi durumunda tatil ediliyor.
“Soğuğun başkenti” diye anılan Oymyakon, insanların yaşadığı en soğuk yer olarak tarihe geçmiş durumda.
Bölgedeki termometreler Ocak 1973’te -65 dereceyi göstermişti.
Çin’de karın ağrısı şikayetiyle hastaneye kaldırılan 40 yaşındaki bir adamın içinden doktorlar canlı yılan balığını çıkardı. Asya bataklık yılan balığı olduğu anlaşılan canlının içine nasıl girdiğini söylemeyi reddeden adam, tedavi için hastaneye yatırıldı.
Doktorlar, yılan balığının adamın bağırsağında hareket ederek büyük tıkanıklığa yol açtığını söylediler.
Çinli hastaneye getirildiğinde sarhoştu ve doktorlara, yılan balığının içine nasıl girdiğini açıklamayı reddetti.
Ama cerrahlar, yılan balığının anüse kasıtlı sokulduğunu düşünüyor, ancak hastayı utandırmamak için ayrıntıları vermek istemedi.
İnsan vücudundan yılan balığı çıkması olayı ise Çin’de ilk değil. Bu yılın Nisan ayında, 49 yaşındaki bir adam da aynı şikayetle hastaneye kaldırılmıştı. Güney Çin’in Guangdong eylaetinde gerçekleşen olayda hasta, hayvanı kabızlığını iyileştirmek için anüsünden içeri ittiğini açıklamıştı.
Bundan bit ay sonra da yine bir yılan balığı vakası yaşanmış, bu defa adamın arkadaşlarının şakav olarak böyle bir şey yaptıkları ortaya çıkmıştı.
Bir zamanlar model olabilmek için mutlaka uzun boylu ve incecik bir fiziksel yapıya sahip olmak gerekiyordu belki, ama bugün durum bambaşka.
Artık çok uzun boylu olmayan ya da alışılmışın dışında bedensel ölçülere sahip genç kadınlar da moda dünyasında adlarından söz ettirebiliyor. Dru Presta da bunlardan biri.
21 yaşındaki Dru Presta, bundan iki yıl önce en büyük hayalini gerçekleştirmek için yani model olmak için Los Angeles’a gitti.
Bugüne kadar kabul edilmiş bütün kurallar aksini söylese de Presta 1 metre 10 santimetrelik boyuyla önce Instagram‘da adını duyurdu, sonra da gerçekten model oldu.
Böylece modellik için ille de herkesten daha uzun boylu olmak gerekmediğini gözler önüne serdi.
Batı Yorkshirelı İngiliz blogger (Blog yazarı) Sophie Mei Lan, Sophie Mei Lan (29), evde ve dışarıda 5 yaşındaki kızı Jasmine’i emzirdiğini açıkladı. İnsanların kendisine ters ters baktığını belirten Lan, eşinin bu durumdan memnun olmadığının altını çiziyor…
2 çocuk annesi olan Lan, 2 yaşındaki kızı Arianna’yı da emziriyor. Geceleri kızlarıyla uyuduğunu belirten Lan, çocukların istediklerinde beslendiklerini ifade ediyor.
Aynı zamanda ünlü bir blogger olan genç kadın, Jasmine’i dışarıda beslendiğinde insanların baktığını ve kendisini biraz ‘garip’ hissettiğini itiraf ediyor. Ancak Lan yine de, “Çocuklarımı beslememde tuhaf bir durum yok” diyor ve ekliyor: “Anne sütü besleyici, yatıştırıcı ve bedava. Yıllar içinde binlerce pound tasarruf etmişimdir.”
Geçen yıl okula başlayan 5 yaşındaki kızı Jasmine’i emzirmesiyle ilgili olarak Lan, “Aramızdaki bağı güçlendiriyor” diyor. Eşiyle bu konuda sıkça kavga ettiğini belirten genç kadın, ilişkilerinde anlaşmazlıkların çıktığını söylüyor.
Eskiden beyaz yakalı bir çalışan olup kendini ‘anneliğe’ veren Lan, şimdilerde Youtube kanalı için videolar çekiyor ve sosyal medya hesaplarından çocuk bakımı, annelik, sağlıklı yaşam ve fitness paylaşımları yapıyor.
Birleşmiş Milletler Kamusal Sağlık Ajansı ve Dünya Sağlık Örgütü, bebeklerin sadece ilk 6 ay emzirilerek beslenmesini tavsiye etse de, 6 aydan itibaren sütten kesmenin başlayabileceğini ancak 2 yaşından itibaren anne sütünün yardımcı besin olarak kullanılabileceğini aktarıyor.
Jasmine 5 yaşına gelse de, emmeyi bırakacak gibi görünmüyor. Tabii 2 yaşındaki Arianna da öyle…
Başlarda, emzirmenin kendisine doğal gelmediğini söyleyen Lan, “22-23 yaşında hamile kalacağımı tahmin etmemiştim ama kaldım. Ardından emzirebileceğimi de düşünmüyordum. Ancak doğum yaptıktan sonra ebeler beni emzirmem konusunda cesaretlendirdi” …
Genç anne, yine de emzirmeyi hemen bırakmaktan memnun olacağını söylüyor.