Sahiden Sahi tarafından yazılmış tüm yazılar

Çobanlardan enerjide seyyar çözüm: Eşektrik!!!

Yaylada yaşayanlar ve çoban barınakları için İzmir Koyun Keçi Birliği ile birlikte ‘Sosyalleşme ve Bilinçlenme’ başlıklı proje üreten Sergün, 5 ile 7 Kw gücündeki taşınabilir sistemi ulaşımın olmadığı yerlere dahi eşek sırtında elektrik götürüyor. Yaklaşık 2 bin 800 lira maliyeti olan sistemi kurmak isteyen çobanlara, kırsal kalkınma desteklemeleri programı kapsamında yüzde 50 hibe veriliyor.

Çobanlar bize duacı

21’inci yüzyıl Türkiyesi’nde elektriği gerektiği durumlarda eşekle taşıdıklarını vurgulayan Sergün Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Uğurluel “Tüketicilerimize fayda ve hayatlarına kolaylık sağlayan ürünler sunduk. İzmir İli Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Türer’in talimatı üzerine portatif solar paketler geliştirerek onların işi doğrultusunda ihtiyaç ve tüketim doğrultusunda çoban çantası, göçer paket, çiftlik seti gibi isimler verdik. Maalesef Türkiye’de çoban barınaklarının yaşam şartları düşük, teknolojiden uzak. Bazı durumlarda ihtiyaç sahiplerine ulaşabilmek için eşekleri yük aracı olarak kullanıyoruz. Solar paketleri kurduğumuz yerlerin bazılarında elektrikle ilk defa tanışan vatandaşlarımız var. Solar paketleri kullanmaya başlayan çobanlarımız sık sık arayarak bize dua edip teşekkürlerini sunuyorlar” dedi.

Cebinde 20 bataryayla gezen üyemiz vardı

Özer Türer, üyelerinin çoğunluğunun çok zor şartlarda yaşadığını ifade ederek, gündemden uzak ve dünyada olup biteni geç öğrendiklerini söyledi. Türer “İletişim kurabilmek için haftada bir şehre inip telefon bataryalarını şarj ediyorlar. Cebinde 20 bataryayla gezen üyelerimiz var. Sayalarında lüks lambasıyla aydınlatma yapıyorlar. Haftada 2 piknik tüpü tüketiyorlar. Ortalama aylık aydınlatma maliyetleri ise yaklaşık 100 lirayı buluyor. Sergün ile yaptığımız protokol ile üyelerimiz artık nitelikli solar paketlere sahip oluyorlar. Sayaları ve çiftlikleri artık ışıl ışıl. Televizyon ve internet sayesinde artık dünyadan anında haberdar oluyorlar” diye konuştu.

100620140143170691674_2

Böcek toplayan turiste 35 bin lira ceza

Giresun’un Dereli ilçesinde böcek toplayan Rusya vatandaşı B. S.’ye 35 bin 193 lira para cezası kesildi.

Geçen 6 Haziran cuma günü Kümbet Yaylası’nda yabancı uyruklu bir kişinin böcek topladığı yönünde yapılan ihbarı değerlendiren polis ekipleri, muhendis olduğunu beyan eden B.S.’yi gözaltına aldı.

Bu kişinin üzerinde ve eşyalarında yapılan aramada, 50’si cam şişelerde, 80’i de kağıda yapıştıılmış halde olmak üzere 130 böcek ele geçirildi. ’B.S., Biyolojik çeşitliliği yoketmek, tahrip etmek ve hayvan örnekleri toplamak’ suçlamasıyla 35 bin 193 lira idari para cezasına çarptırıldı. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.

090620141759407302265_2

 

600 yıllık topları Cumhurbaşkanı için boyatmış!

Cumhurbaşkanı geliyor diye 600 yıllık topları boyatmış!

Bodrum Kalesi’nde Cumhurbaşkanı ‘makyajı’ yapılmış

Dünyanın sayılı müzeleri arasında yer alan Bodrum Kalesi’ndeki Sualtı Arkeoloji Müzesi girişindeki surlar ile 600 yıllık Osmanlı toplarının, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 4’üncü Türk Konseyi Zirvesi için ilçeye gelmesinden önce müze müdürünün talimatıyla boyandığı ortaya çıktı.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın soruşturma başlattığı olayda, müze müdürü Emel Özkan’ın ifadesine başvurulduğu bildirildi. İddiaların gerçeği yansıtmadığını söyleyen Özkan ise, “Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’nde 600 yıllık top bulunmamaktadır. Müzedeki toplar 19’uncu yüzyıla ait olup, geçmiş yıllarda olduğu gibi korozyonun önlenmesi için boyanmıştır. Yapıdaki orijinal taş duvar ve sıvalara ise kesinlikle müdahale edilmemiştir” diyerek kendini savundu.

Bodrum’da geçen 4-5 Haziran’da düzenlenen 4’üncü Türk Konseyi Zirvesi’ne katılacak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ilçeye gelişi öncesinde Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’nde tarihi yapıların tahrip edildiği ileri sürüldü. Zirve kapsamında müzenin bulunduğu Bodrum Kalesi Kuzey Hendeği’nde düzenlenen Cumhurbaşkanı Gül’ün de konuk devlet başkanlarıyla katılması beklenen ancak yağmur nedeniyle katılamadıkları ‘Türk Düğümü’ adı altındaki konser nedeniyle müzede bazı düzenlemeler yapıldı.

Bu kapsamda Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi müdürü Emel Özkan’ın talimatıyla, 3 hafta önce tarihi kalenin girişindeki surların plastik boya, 600 Osmanlı toplarının ise yağlı boya ile boyandığının ortaya çıkması tarihçilerin ve Bodrumluların tepkisine neden oldu. Bir internet sitesinde tarihi dokuya zarar verdiği ileri sürülen müze müdürü Özkan’ın görevden alınması için imza kampanyası başlatıldı. İki günde kampanyaya bin kişi destek verdi. Kültür ve Turizm Bakanlığı da konuyla ilgili soruşturma başlattı. Isparta Müze Müdürü Mustafa Akaslan ile tarihçi Nihal Demir, 4 gün inceleme yaptıkları müzenin müdürü Özkan ile burada görevli üç arkeoloğun ifadelerine başvurdu. İki müfettişin, raporlarını hazırlamak için müzeden ayrıldıları öğrenildi.

‘Tarihe makyaj çekildi’

Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’nin geçmişte 39 yıl müdürlük yapan Türkiye’nin ilk arkeologlarından Oğuz Alpözen, yapılanın nereden bakılırsa bakılsın çirkin ve anlamsız bir davranış olduğunu belirtti. Oğuz Alpözen, “Bodrum Kalesi’ni Cumhurbaşkanlığı döneminde Kenan Evren 5, Süleyman Demirel de 1 defa ziyaret etti. Bu ziyaretlerin hiçbirinde kale ve etrafı halka kapatılmadı, yasaklanmadı. Cumhurbaşkanı gelecek diye kaleye 2 gün boyunca ziyaretçi alınmadı, kale kenarına vatandaş yanaşamadı. Yetmedi Cumhurbaşkanı Gül ziyaret edecek diye tarihi aykırı olarak toplar ve sur duvarları plastik ve yağlı boya ile boyanıp, tarihe makyaj çekildi” dedi.

Kaledeki sanat tarihçisi uyarmış

Müzede bakanlık tarafından görevlendirilen müfettişlerin yaptığı soruşturmada, müze müdürü Özkan’ın daha bir kaç kez sözlü olarak görüştüğü, ardından da 26 Mayıs 2014 tarihinde resmi yazı gönderip, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kaleye yapacağı ziyaret öncesinde bakım ve temizlik çalışmaları sırasında söz konusu topların bozulmalarını önlemek amacıyla dökülen paslar temizlenerek boyanması gerektiğini belirttiği sanat tarihçisi Yasemin Özdemir tarafından uyarıldığı belirlendi. Özdemir, sözlü uyarılarına rağmen tarihi kaledeki sur ve topların boyandığını öğrenip, bir gün sonra yazıya verdiği cevapta, “Bilimsel verilere göre bu tür eserleri yağlı boya veya kimyasal maddelerle uygulama yapmak zararlıdır ve dolayısı ile yanlış bir uygulamadır. Eserlere yapılacak müdahalelerin müzede görevli uzmanların görüşü alınmadan yapılması doğru değildir. Söz konusu eserlere yapılan müdahaleler hem tarihi topların zimmet sahibi olan benim hem de restoratör uzmanın bilgisi haricinde yapılmıştır” denildi.

İddialara yanıt verdi

Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü mezunu olan ve 20 yıl Bursa Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde sorumlu olarak görev yaptıktan sonra bu yıl Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’ne müdür olarak atanan Özkan, hakkındaki iddialara yazılı olarak cevap verdi. Özkan, “Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi Bodrum Kalesi’ndeki bakım işleri neden ve nasıl yapıldı?” başlıklı yazısında, şu ifadelere yer verdi:

“Bakanlığımızca kalenin bütününün rölöve ve restorasyon projesi geçen yıl gündeme gelmiş ve ihalesi onaylanmıştır. Rölöve çalışması tamamlanmak üzeredir. Devamında restorasyon projesi hazırlanarak, kapsamlı onarıma girecektir. Ancak kale aynı zamanda yılda en az 200 bin kişinin ziyaret ettiği bir müze olmasından dolayı, her yıl belli bakım ve onarımlar, aydınlatma sorunları, sergilemedeki eksiklikler ve bakımları, temizlikleri, çevre peyzajının yapılması gerekmektedir. Geçtiğimiz günlerde Bodrum’da yapılan Cumhurbaşkanları zirvesinin hemen öncesine denk gelen bu çalışmalar, zirvenin Bodrum’da yapılacağının kesinleşmesiyle hızlandırılmıştır. Bazı basın organlarında yanlış bilgilendirme yapılarak kamuoyu yanıltılmış, müze idaresi haksız yere suçlanmış, internet ortamında maksatlı karalama kampanyası başlatılmıştır. 600 yıllık topların yağlı boya ile, kale duvarlarının ise plastik boya ile boyandığı iddiası gerçeği yansıtmamaktadır. Söz konusu toplar 19 yüzyıl topları olup, açıkta sergilenen eserlerdir. Açık hava koşullarında oluşan korozyonu önlemek için, boyaları bozulmuş olan yedi top daha önceki yıllarda da olduğu gibi, yağlı boya ile boyanmıştır. Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’nde 600 yıllık top bulunmamaktadır. Yapıdaki orijinal taş duvar ve sıvalara kesinlikle müdahale edilmemiştir.”

15 yıldır boyanıyor iddiası

Tepki zamanının da çok manidar olduğunu belirten Özkan, şöyle devam etti: “Müzeye giriş merdivenlerinde küpeşte ve korkuluk bulunmaktadır. Yoğun ziyaretçi sirkülasyonundan dolayı mevcut sıvalar yıprandıkça, geçmiş yıllarda sıva tamirleri yapılarak üzeri boyanmıştır. Özgün olmayan bu yüzeyler tuzlanma ve rutubet etkisiyle bozularak kabarmalara ve bakteriyel oluşumlara neden olmaktadır. Halk sağlığı açısından hijyen olmayan bir ortamda insanların bulunması, müzenin ziyarete kapatılmasına neden olabilecek bir unsurdur. Bundan dolayı, kalenin belli yerlerinde son 15 yıldır rutin hale gelmiş olan bu boyama işlemi çok sınırlı bir alanda, asgari tutularak yapılmıştır. Ayrıca, bu boya ve sıvaların, yakın zamanda yapılacak esaslı restorasyonunda, sökülerek orijinal haline getirilmesi ve fiziki koşulların iyileştirilmesi göz önünde bulundurularak yapılmıştır. Her sene rutin olarak yapılan bu işlemlerin sanki ilk kez yapılıyormuşçasına, Cumhurbaşkanları zirvesinin hemen öncesinde basın kuruluşları ve kamuoyu yanıltılarak sunulması oldukça manidardır. Yanlış bilgilendirme yaparak kamuoyunu yanıltanlar, internet ortamında haksız yere karalama kampanyası başlatanların belirlenmesi için adli ve idari soruşturma başlatılmıştır.”

5395b14768f7321d5840986a

Türk göbeğine yeni standart

Türk erişkin nüfusunun göbek yani bel çevresi kriteri yeniden belirlendi. Buna göre, bel çevresi kadınlarda 80, erkeklerde 90 santimetre. Alarm zili kadınlarda 90, erkeklerde 100 santimetrede çalacak.

Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Kongresi’nde Doç. Dr. Alper Sönmez, “Son Gelişmeler Işığında Türk Erişkin Popülasyonunun Bel Çevresi Kriterleri Ne Olmalıdır?” konulu sunum yaptı. Sönmez, çalışmanın toplumumuza özgü ölçütleri belirlemek ve riskleri hesaplayabilmek için gerekli olduğunu söyledi. Araştırmada, Türkiye’nin 7 bölgesinden 24 ilde, 4 bin 39 yetişkinin kan basıncı, boy, ağırlık, beden kitle indeksi ve bel çevreleri ölçüldü.

RİSKLERİMİZ ERKEN BAŞLIYOR

Kan şekeri, böbrek fonksiyonları ve lipid düzeylerine bakıldı. Elde edilen verilerle Türkiye’de risklerin, yurtdışından alınan standartlardan daha erken başladığı fark edildi. Araştırmaya göre, beden kitle indeksi 25’i geçtiğinde risk de artmış oluyor. İlk müdahelenin burada olması gerekiyor. Avrupalıların kabul ettiği göbek çevresi sınırları kadınlar için 80 cm, erkekler için 94 cm. Türklerde sözkonusu risk kadınlarda aynı, erkeklerde 90 cm’de başlıyor. İkinci müdahale düzeyi ise beden kitle indeksinin 30’u geçtiği yani riskin çok artığı kişiler. Yine Avrupalılar bunun için kadınlarda 88 cm ve erkeklerde 102 cm değerlerini kullanıyor. Türkiye için önerilen yeni değerse kadınlarda 90 cm, erkeklerde 100 cm. Yeni değerlerin bize özgü ve akılda kalıcı olduğunu belirten Doç. Dr. Sönmez, “Yeni değerlerimizle kilolu, obez kategorisine girenlerin sayısı artıyor” dedi.

 

24709347

F klavyede dünya şampiyonuyuz

Dünya İnternet Klavye Yarışması’na katılan takımımız 5 şampiyonluk, 4 ikincilik ve 2 üçüncülük alarak takım sıralamasında bu yıl da Dünya Şampiyonu oldu.

Türkiye’nin 1957 yılından bu yana katıldığı daktilo yarışmalarından toplam birinciliği ise 75’e ulaştı. Şampiyonlukları F Klavye sayesinde kazanabildiğimizi söyleyen Intersteno Uluslararası Bilgi İşlem ve İletişim Federasyonu Onursal Başkanı ve F klavyenin mucidi İhsan Yener (90) “F klavye dünyadaki en bilimsel klavyedir” dedi ve şöyle devam etti:

MİLLİ KLAVYEYİ ÖZAL KALDIRDI

“Yazma hızımızı en az yüzde 50 artırıyor. Gözler ve beyin daha az yoruluyor.” Yener, 2017’ye kadar kamuda F klavye zorunluluğu getirilmesinden memnun: “1955-1980 arası F klavye zorunlu halde geldi. 80’lerde bilgisayarın gelişiyle hayatımıza Q klavye girdi. 1985’te Turgut Özal F klavye zorunluluğunu ortadan kaldırdı.”

24709384

“Eşeklere don giydirilsin!”

Mardin Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, ‘5 Haziran Dünya Çevre Günü’ nedeniyle kentte ‘Temiz Bir Mardin Kampanyası’ düzenledi.

Etkinliğe katılan bazı eşek sahipleri, araçların giremediği sokaklarda yük taşıma işinin büyük oranda eşeklerle yapıldığını belirterek, “Çevreyi kirletmemesi için eşeklere don giydirilmesi gerekiyor. Yetkililer bu konuda uygulama başlatmalı” dedi.

SI Exif

 

Bisiklet Festivali’ne Otomobille daldı!

Otomobiliyle bisikletçilerin arasına daldı!

1. Uluslararası Bisiklet Festivali’nin son gününde üzücü görüntüler ortaya çıktı.

Gezinin son durağı Harem’de etkinlik için toplanan bisikletçilerin arasına bir sürücü daldı. Bisikletçiler yolun kapatılmasına sinirlenen sürücünün aracını kasıtlı olarak grubun üzerine sürdüğünü iddia etti. İki bisikletçi hafif yaralandı.

images

Gizlice Dünya ve Avrupa şampiyonu oldu!

19 yaşındaki Yeşim Bostan, ailesinden gizli devam ettiği okçuluk sporunda Dünya ve Avrupa Şampiyonluğu’na uzandı.

Muğla’da yaşayan 19 yaşındaki lise son sınıf öğrencisi Yeşim Bostan, 3 yıl önce okçuluk sporu ile uğraşan arkadaşlarının antrenmanına gitti. Antrenör Tahir Karataş, dikkatini çeken Yeşim Bostan’a okçuluk sporu ile ilgilenmesini önerdi. Ertesi gün ilk antrenmana gelen Bostan, solak olması ve Muğla’da solak ok malzemelerinin bulunmasının zor olması nedeniyle büyük üzüntü yaşadı. Antrenörünün tavsiyesi ile sağ çalışmaya başlayan Bostan, bu kez kolunun güçsüz olması ve sağ gözünü kapatamama sorunuyla karşı karşıya geldi. Zorluklar karşısında pes etmeyen Bostan, antrenörünün çalışma programıyla kısa sürede sağ kolunu geliştirdi. Yaptığı korsan maskesi ile sağ gözünü kırpmayı başaran Bostan, zamanla iki gözü açık şekilde ok atabileceğini fark etti.

GİZLİ GİZLİ ANTRENMAN YOLU

Hayatında ilk kez bir spor branşına ilgi duyan Bostan’ın okçuluğa tutkusu her geçen gün artmaya başladı. Ancak sporcunun karşısına bu kez de ailesi çıktı. Çünkü aile Bostan’ın üniversite okumasını ve bir meslek sahibi olmasını istedi. Özellikle baba Gürkan Bostan, kızının okçuluk sporu ile uğraşmasına sıcak bakmıyordu. Okçuluk sevgisinden baskıya rağmen kopmayan Yeşim Bostan, ailesinden gizli iki yıl antrenmanlara devam etti.
Kısa sürede Türkiye’de şampiyonluklara uzanan Bostan, milli takım seçmelerinde de başarılı oldu.
DÜNYA ŞAMPİYONLUĞU

19 yaşındaki Milli Okçu Yeşim Bostan, 24 Şubat-2 Mart tarihleri arasında Fransa’nın Nimes kentinde yapılan Salon Dünya Okçuluk Şampiyonası’nda Türkiye’yi temsil eden sporculardan birisi olan Muğla Gençlikspor Kulübü sporcusu Yeşim Bostan, 3 kişinin yer aldığı milli takımla şampiyon oldu.

AVRUPA ŞAMPİYONLUĞU

Bostan ayıca, Slovenya’da 18-24 Mayıs 2014 tarihleri arasında düzenlenen Avrupa Gençler ve Yıldızlar Açık Hava Okçuluk Şampiyonası’nda genç kadınlar makaralı yayda Avrupa şampiyonu oldu.

GÜNDE 550 OK

Günde 50 metrelik mesafede 550 ok atan Bostan’ın en büyük hedefi bireysel dünya şampiyonluğu ile olimpiyatlara katılmak.
Antalya 100. Yıl Okçuluk Tesisleri’nde takım arkadaşlarıyla Dünya Okçuluk Kupası’na hazırlanan Bostan, başarılı olmak için ellerinden geleni yapacaklarını dile getirdi.

Muğla Gençlik ve Spor Kulübü’nün sporcusu olduğunu ifade eden 19 yaşındaki Milli Okçu Yeşim Bostan, Muğla Anadolu Lisesi’nden mezun olduğunu ve 3 yıldır okçuluk sporuyla uğraştığını söyledi.

TESADÜFEN TANIŞTI

Okçulukla tesadüfen tanıştığını ifade eden Bostan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sınıf arkadaşlarım bu sporla uğraşıyorlardı. Bende bir gün onları antrenman yaptıkları sahaya bırakmak için gitmiştim ama ertesi gün Antrenör Zafer Karataş’ın beni sorduğunu öğrendim ve spora ilgim başladı. İlk antrenmana gittiğimde malzeme sıkıntısı yaşadım. Çünkü ben solaktım. Muğla’da da solak malzeme temin etmek zordu. Hocam ‘Sen bilirsin kendi kararın’ dedi. Okçuluktan önce herhangi bir sporla ilgilenmedim. İlk kez spor branşına ilgi duymaya başladım. İlk günden malzeme konusunda hayal kırıklığı yaşamıştım. Aileme de bana malzeme alın diyemezdim. Sağ olarak başlamaya karar verdim. İlk başlarda çok zordu ama zamanla bunu avantaja çevirdim.”

KOLUNU GELİŞTİRDİ SAĞ GÖZÜNÜ KAPATTI

Antrenmanlara devam ettiğini belirten Bostan, sağ kolu güçsüz olduğu için yayı çekmekte zorlandığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “İlk günlerde hocamın yardımıyla yayı çektim. Ok atmaya başladıktan sonra nişan almada sıkıntı yaşadım. Çünkü sağ gözümle nişan alamıyordum. Baskın gözüm sol gözdü. Sol gözümü kırpamıyordum. O nedenle arkadan biri gözümü kapatıyor ya da kravat bağlamak zorunda kalıyordum. Baktım öyle olmuyor, korsan maskesi yaptım. Yine tesadüfen iki gözüm açık ok atmayı keşfettim. Çünkü sol gözümü kırpmaya çalışırken iki gözüm kapanıyordu. Fotoğraf çekilirken iki gözüm açık poz vermek istedim. Sonra oku bıraktım hedef sarıya gitti. Ardından sağ gözümle nişan alabilmeyi keşfettim. O günden bu yana iki gözüm açık atıyorum”

AİLESİNDEN GİZLİ ANTRENMANA GİTTİ

İyi olan derslerinin okçuluğa yönelmesiyle birlikte kötüye gittiğine değinen Bostan, şöyle konuştu: “Ailem derslerimi boşladığım için okçuluğa karşı çıktı. İyi bir üniversitede okumamı ve hayatımı kazanmamı istiyorlardı. Babam bir dönem okçuluğa gitmeme izin vermemişti. Annemle anlaşarak gizli gizli antrenmanlara devam ettim. Babam, milli takıma gitmeme rağmen ilk zamanlar yine soğuk bakıyordu. Kamplarda arayıp, ‘Derslerine çalışıyorsun değil mi?’ diye soruyordu. Çünkü babam beden eğitimi dışında başka bir bölümü okumamı istiyordu. Dünya ve Avrupa derecelerinin ardından babam, antrenmanlara benden daha çok gitmeye başladı. Her yarışmaya geliyor. Benden daha meraklı artık.”

“HEYECANIMI YENDİM”

Önemli başarılar elde etmesinin nedenini açıklayamayacağını kaydeden Bostan, şunları söyledi: “Ama başarılı olmayı çok istedim. Bence oku beyin atar. Böyle bir psikoloji var. Ben hep iyi olmak istedim. Başarısızlığımın sebebi bu zamana kadar heyecanımdı. Geçen yıl birçok seçme olmuş ama ben heyecanım nedeniyle gerekli puanı alamamıştım. Bu yıl ilk milli takım seçmelerine giderken okçuluğu kısa süreliğine bırakma kararı aldım. Derslerim gerilemiş, hocalarım ders mi okçuluk mu karar vermem gerektiğini söylemişti. Son yarışa katılmak için yola çıktım. O an okçuluğu bırakma kararı aldım. Zaten bırakacağım zihniyetiyle gittiğim için o yarışmada hiç heyecan yapmadım. Çok rahattım. O yarışmadan sonra heyecanım bitti. Aklımdan ara vermek fikri gitti. Asla okçuluğu bırakmam.”

Bostan, en büyük hedefinin bireyselde dünya şampiyonluğu ve olimpiyatlara katılmak olarak belirtti.
DÜNYA ŞAMPİYONU OLMAK KOLAY DEĞİL

Türkiye Okçuluk Federasyonu Makaralı Yay Milli Takım Antrenörü Emre Özdemir de, Yeşim Bostan ile iki sezondur birlikte çalıştıklarını ve kısa zamanda önemli başarılar elde ettiklerini söyledi.

Sporcusunun Avrupa ve Dünya Şampiyonluğu elde ettiğini kaydeden Özdemir, “Önümüzdeki şampiyonada da birincilik bekliyoruz. Yeşim’den umutluyuz. Yeşim geç olsa da kaçamaklarla okçuluğa başladı. Yetenekleri ortaya çıkıyor. Dünya Şampiyonu olmakta kolay bir derece değildir” diye konuştu.

Dünya Okçuluk Kupası’nın 3. ayak müsabakalarının 10-13 Haziran tarihleri arasında Antalya’da yapılacağını kaydeden Özdemir, “Bu turnuvaya 55 ülkeden 428 sporcu katılıyor. Biz 14 sporcuyla yer alıyoruz. Dünya ve Avrupa Şampiyonluğumuz var yine dereceler bekliyoruz” dedi.

01_d

kokuyor diye yıkamaya kalktılar

Esnaf Kimsesiz Yaşlı Adamı Kokuyor Diye Yıkamaya Kalktı

Edirne’de işyerinin önünde oturan kimsesiz bir kişiyi kötü koktuğu gerekçesiyle üzerine su tutup yıkamaya çalıştıkları iddiasıyla 2 kişi, polis tarafından ifadeleri alınmak üzere gözaltına alındı.

Edirne Balıkpazarı Caddesi’nde bugün öğleden sonra dilencilik yapan 67 yaşındaki evsiz Y.K. sürekli aynı yerde duruyor ve kokuyor diye iş yeri sahipleri tarafından üzerine su tutularak yıkanmak istendi. Ancak kimsesiz Y.K.’nın üzerine su tutulduğunu gören caddeden geçenler, duruma tepki göstererek, yıkanmasını önlemek için etrafına toplanıp polise haber verdi.

Olay yerine gelen polis ekipleri evsiz Y.K.’nın şikayeti üzerine cadde üzerinde iş yeri bulunan C.H. ve G.E.?yi gözaltına aldı. Bu sırada gözaltına alınanlar ve Y.K.’ya sahip çıkan vatandaşlar arasında kısa süreli bir tartışma yaşandı. Polisin gözaltına aldığı tatlıcı dükkanı sahibi C.H. görevlilere tepki göstererek, yaşlı adamın çok kötü koktuğunu ve sürekli iş yerlerinin önünde durduğundan müşterilerin de rahatsız olduğunu söyleyerek, Zabıta ve polisi aradım ama yardımcı olmadığından son çare yıkamak zorunda kaldık dedi. Y.K.’yı hortumla yıkamaya kalkan iş yeri sahipleri C.H., ile G.E., ifadeleri alınmak üzere Manyas Polis Merkezi’ne götürüldü. Olayla ilgili soruşturma devam ediyor.

80269_cover

Bu fuara çöpsüz girilmiyor!

Çevre fuarına giriş bileti ‘çöp’ olacak

TÜYAP’ta açılacak çevre temalı fuara girmek isteyenler yanlarında kağıt, cam veya plastik gibi geri dönüşümlü atık getirmek zorunda…

Dünya Çevre Günü dolayısıyla düzenlenen etkinlikler, hem ilginç hem de anlamlı uygulamalara sahne oluyor. 12 Haziran’da TÜYAP’ta açılacak, ‘Geri Dönüşüm, Çevre Teknolojileri ve Atık Yönetimi Uluslararası Fuarı’na (REW İstanbul) girişler biletle değil çöple olacak.

Organizasyonun 10. yılı dolayısıyla başlatılan atık bilet uygulaması kapsamında ziyaretçiler, yanlarında getirdikleri kağıt, cam, metal ya da plastikleri, giriş kapıları önüne konulan dört gözlü ayrıştırma kutularına atarak içeriye girebilecek. REW İstanbul, atık su arıtmadan bio-enerjiye, atık toplama araçlarından ayırma ve geri dönüşüm sistemlerine kadar çeşitli kategorilerdeki yeniliklerin buluşma adresi olacak.

fft2mm5091612